Barış Klinik

MİYOM TEDAVİSİ
Miyom (myoma uteri) konusunda tedavi yöntemleri başlıca üçe ayrılabilir. Bunlar 1. gözlem, 2. ameliyat ve 3. diğer (ilaç, embolizasyon vb.) tedavilerdir. Bu tedavilerden hangisinin uygulanacağı myomun boyutuna, moyonların sayısına, hastanın yaşına, çocuk sayısına ve diğer bazı özelliklerine göre belirlenir.

Miyomlarda gözlem:
Özellikle küçük olan (1 – 5 cm arası) ve herhangi bir şikayete neden olmayan myomlar hiçbir tedavi verilmeden gözlenebilir. Gözlem için ortalama 6 ay aralıklarla ultrasonografi yapılır ve myom büyüklüğündeki değişiklik karşılaştırılır eğer myom boyutlarında artma yoksa gözleme devam edilir, myom boyutlarında fazla artma varsa genellikle ameliyata karar verilir. 5 cm’den küçük myomlar için nadir haller dışında ameliyat kararı verilmez bunun yerine izlem yapılır, özellikle yaşı menopoza yakın olan hastalarda zaten menopoza girdikten sonra myom boyutlarında küçülme olacağı için bir süre izlenerek beklenmesinde fayda olabilir. Rahim iç duvarında (endometrium) olan summüköz myomlar ve aşırı kanama gibi şikayetlere neden olan myomlar küçük dahi olsalar ameliyat ile tedavi gerektirebilirler.

Ameliyat tedavisi:
Myomlarda en sık uygulanan tedavi şeklidir. Myomlarda iki türlü ameliyat planlanabilir. Birincisi sadece myomların (myom nüvelerinin) alındığı myomektomi ameliyatıdır. İkincisi myomların rahimle birlikte alındığı histerektomi ameliyatıdır. Bu ameliyatlardan hangisinin yapılacağı myomların sayısına, büyüklüğüne, hastanın diğer hastalıklarına ve durumuna, yaşına, çocuk sayısına göre seçilir. Bu ameliyatlar laparoskopik (kapalı) veya açık ameliyat şeklinde yapılabilmektedir. Myomlar çok büyükse ve sayıca fazlaysa, hastanın yaşı ortalama 40’dan fazlaysa ve yeterince çocuğu varsa histerektomi ile rahmin tümden alınması planlanabilir. Histerektomi ile rahmin alınmasının avantajı bir dha myomun tekrarlaması gibi bir durumun söz konusu olmamasıdır. Myomektomi ameliyatı yapılan hastalarda rahim durduğu için ileleride tekrar myom oluşma riski vardır ancak bu ameliyatın avantajı hastanın hala hamile kalabilmesi, çocuk sahibi olabilmesidir.

 

 

MYOMEKTOMİ (MİYOM ALINMASI AMELİYATI)
Miyomlar rahim ve rahim ağzında görülen, rahim yapısında bulunan düz kas dokusundan gelişen selim (iyi huylu) tabiatlı tümöral yapılardır. Halk arasında “ur” diye adlandırılır. Myomlar bir bezelye tanesi büyüklüğünden basket topu büyüklüğüne kadar değişebilen boyutlarda olabilir.
Miyom konusunu bu linkten detaylı olarak okuyabilirsiniz. Bu yazıda myomektomi yani myomların ameliyatla alınması konusunu bulacaksınız.

Miyomektomi myomun uterustan (rahimden) ameliyatla sıyrılarak çıkartılması işlemidir. Laparoskopik veya histeroskopik veya açık ameliyatla yapılabilir.

Kadınların çok büyük kısmında ufak miyomlar bulunur. Myomlar her zaman bir şikayete neden olmazlar. Yukarıda linki verilen myom konusunda da anlatıldığı gibi myomlar özellikle büyük myomlar aşırı ya da düzensiz adet kanaması, kasık ya da bel ağrısı, sık idrara çıkma gibi çeşitli şikayetlere neden olabilirler. Her myom tedavi veya ameliyat gerektirir demek değildir. Küçük ve şikayet yaratmayan myomlar için ameliyata gerek yoktur, aralıklı muayene ve ultrason ile büyüklüklerinin takip edilmesi yeterlidir. Fakat büyük veya şikayete neden olan myomlar ameliyat ile alınmalıdır. Ameliyat gerektiğinde bazı durumlarda sadece rahimdeki myomlar alınırken (myomektomi), bazı durumlarda rahim tamamen myomlarla birlikte alınır (histerektomi). Myomun ameliyat gerektirmesi ya da gerektirmemesi kararını etkileyen çeşitli faktörler olabilir, bunlar myomun yarattığı şikayetler ve bu şikayetlerin şiddeti, myomların yeri ve büyüklükleri, hastanın yaşı, hastanın gebelik istemi olması gibidir.

 

 

Aile terapisi ve eş terapisi sık sık karıştırılan tedavi yöntemlerindendir. Ayrıca ne zaman ve kimlere uygulanacağı konusu da çok bilinmemektedir. Bugün eş terapisinin genel kuralları üstünde duracağız. Evliliklerde sorunlar oluşabilir. Her iki taraf ne kadar iyi niyetli olursa olsun, rol aldıkları bu sorunu çözümleyemeyebilirler. Bu tür durumlarda, dışardan bir yardım alınır. Geleneksel olarak, bu yardımın alınmaya çalışıldığı kişi bir aile büyüğü olmaktadır. Akıllı ve deneyimli olduğu varsayılan kişinin, sorunu çözmesi umut edilir. Aile büyükleri ise, çoğunlukla her iki tarafa da, evliliğin önemli olduğu, fedakârlık gerektiği, bu nedenle sürdürmeleri gerektiği yönünde nasihatler verir.

EŞ TERAPİSİ ARTTI MI?
Yardım bazen arkadaşlardan, bazen de din adamlarından beklenir. Otoriteye olan saygı, bu yardımların olumlu olacağını düşündürmektedir. Ancak, hem değişen toplumsal koşullar nedeniyle, otoritenin değişmesi, uzaklaşması hem de artan evlilik sorunları yeni arayışlar getirmiştir. Bu arayışlar, bilimsel olarak nedensel araştırmalara ve çözümlere neden olmuştur. Eş terapilerinin bu kadar yaygınlaşması, sosyal ve psikolojik değişikliklerle açıklanabilir. Kadının çalışma yaşamına girişi, aile içi değişen roller, kadın-erkek ilişkilerinin kazandığı yeni boyut, çekirdek aile düzeninin artması nedenler arasında sayılabilir. Sonuç olarak, maddi ve sosyal değişimler, duygusal doyum ve ilişkiler arasındaki belirtilerin artışına yol açmıştır. Günümüzde kadın ve erkek birbirinden çok daha fazla şeyler beklemektedir. Yükselen kişisel beklentiler, mutluluk istekleri, standardı yükseltmiş ve yardım gereksinimini artırmıştır.

EŞ TERAPİSİ NE ZAMAN GEREKİR?
Evlilik ya da beraberlikte sorun olduğunda, genelde bu sorundan daha çok etkilenen kişi tedaviye gider. Eğer bu tedavi kişinin sorunlarını çözmede yetersiz kalıyorsa, eş terapisinin zamanı gelmiş demektir. Çünkü kişinin sorunları evliliğe bağlıdır ve evlilik sorunları çözümlenmeden, bireysel tedavi olanağı olmamaktadır. Örneğin depresyon bulgularıyla gelen bir hastanın depresyonunu yaratan en önemli nedenin eşiyle olan ilişkisi olduğu saptanırsa, bulgular giderilse bile sorunun tekrarlayacağı düşünülür. Evlilikteki sorunun bu şekilde dile getirildiği anlaşılırsa, kesin çözüm için evlilik sorununun çözülmesi gerekir. Bazen çiftler sorunları olduğunu kabullenmez ya da dile getirmezler. Ancak, aralarındaki tartışmaların birinde, eşlerden birinin önemli bir ruhsal belirti geliştirmesi, onları terapiye yönlendirir. Bu sorun ilk anda bireysel gibi görünmekle birlikte, dikkatli gözlemle evlilik sorunu olduğu tespit edilebilir. Zorunlu gibi görünen, direkt eşlerin saptamasıyla değil de, ortaya çıkan bireysel sorunların çözümüne çalışılırken ortaya çıkan bu terapi nedenlerinin dışında, eşlerin direkt başvuruları vardır. İyi geçinemeyen, sürekli tartışan eşler, ilişkilerinde bir sorun olduğunu kavrar ve bunun çözümlenmesi için bir eş terapistine başvururlar. Peki terapiye kadar uzanan evlilik süreci nasıldır?

EVLİLİK SÜRECİ
Evlilikler çeşitli şekillerde başlamaktadır. Bazen iki kişi birbirleriyle zaman geçirdikten sonra, bu birlikteliği evliliğe vardırır. Ama bazı çiftler birbirlerini yeterince, hatta hiç tanımadan evliliğe adım atmış olabilirler. Her koşulda evlilikten sonra, eşler arasında olan ilişki değişiklik gerektirebilir. Ya da olmayan bir ilişkinin radikal şekilde kurulması gerekebilir. En sık rastlanan, eşlerin evlilik öncesi göz yumdukları bazı “kusurları” evlilikte değiştirmeye çalışmalarıdır. İki tarafta da bu tür sorunları genellikle evlilik öncesinde görmeme eğilimi vardır. Bu eğilim içinde, “değişir” umudunu da taşır. Evlilik sürecinde eşlerin üzerinde anlaşmak zorunda oldukları belli konular vardır. Evliliğin yükünü kim üstlenecekle başlayan bu konular, kimin hangi işi yapacağı, başkalarıyla ilişkilerin düzenlenmesi, çocukların sorumluluğu ile devam edip gider. Bu konularda sorunlar çıkınca, çözüm için başka kurallar aranmaya başlar. Bazı kurallar açıkça konuşulur. Eşler saptar ve birbirlerine bildirirler. Bazı kuralları ise eşler açıkça konuşamazlar, ama birileri onlara söylediğinde kabul edebilirler. Bir kısmı ise çiftlerin hiçbir koşulda kabullenmedikleri kurallardır.

 

Evlilik Terapisi Nedir Nasıl Yapılır Evlilik terapisi, çift terapisi ve ilişki terapisi benzer kavramlar olup bireylerin birbirleri ile kurdukları yakın ilişkileri desteklemeyi hedeflerler. Eşinizle, partnerinizle yaşadığınız ilişki ve etkileşim sorunları, cinsel sorunlar, çocuklara ait sorunlar, çiftlerin birinde gelişen depresyon, anksiyete, kaygı bozukluğu gibi ruhsal rahatsızlık durumlarında bireysel terapi eşliğinde çift ve evlilik terapisi ya da sadece çift ve evlilik terapisi gerekebilir. Aile üyelerinden birinin alkol ya da madde kullanımı, yeme bozuklukları, çocuk ve ergenlerin davranış bozuklukları ya da sorunları, duygusal istismar, ihmal ve şiddet uygulama, boşanma ya da ayrılma kararı alma, evlilik ya da ilişkiyi kurtarma, sağlıklı bir ayrılma süreci yaşama gibi farklı duygusal ve psikolojik problemlerde evlilik terapisi ihtiyacı doğabilir. Evlilik terapisinde çiftlere kendini ve eşini anlamayı öğretmek amaçlanır.Dolayısıyla iletişim kurmayı öğrenmek esastır. Tartışabilmeyi, sağlıklı biçimde kavga edebilmeyi öğrenmek de evlilik terapisinin içindedir. Sağlıklı bir ilişki, mutlu bir evlilik hiç sorun yaşanmaması, hiç tartışma olmaması demek değildir. Çiftler iyi niyetli, değişime ve gelişime açık oldukça çözümlenmeyecek sorun yoktur. Bazı durumlarda ise sağlıklı biçimde ilişkiyi sonlandırmaya yardım etmek evlilik terapisinin görevleri arasındadır. Günümüzde kadın erkek ilişkilerinde çiftlerin birbirlerinden beklentileri, mutluluk istek ve asgari standartları yükselmiş, profesyonel yardım gereksinimi artmıştır. Eskiden aile büyükleri, din adamları, arkadaşlar gibi yakın çevre ve otorite figürlerinden alınan destek, uzman psikiyatrist, psikoterapist, evlilik terapisti tarafından en sağlıklı biçimde verilir olmuştur. Evlilik terapisi ya da çift terapisine, çiftler geçinemedikleri, tartışıp kavga ettikleri, ilişkilerinin eskisi gibi olmadığı şikayetiyle iletişimsel problemlerle ortak kararla doğrudan müracaat ettikleri gibi bazen de eşlerden ya da çocuklarda birinde gelişen önemli bir ruhsal belirti üzerine gelirler. Dıştan bakıldığında bireysel gibi görünen psikolojik rahatsızlığın altında bir evlilik sorununun yatması kuvvetle muhtemeldir. Eşlerden biri bu durumu kabul etmekte zorlanabilir. Eşlerin birbirini bağımsız, kendine has bir insan olarak görebilmeyi öğrenmeleri, kendisinin ve karşısındakinin kişilik özelliklerini anlayabilmeleri, uzlaşamayacak yanlarını kabul edip hoş görebilmeleri evlilik terapisi boyunca sağlanmaya çalışılacaktır. Evlilik öncesi göz yumulan, görmemezliğe gelerek, değişir umudu taşınan kusurların evlilikte değiştirilmeye çalışılması ya da problemlerin uzun süre halı altına süpürülmesi sonucu taşarak patlama yapması evlilik terapisti olarak en sık karşılaştığımız evlilik sorunlarındandır. Eşlerin sorumluluk paylaşımı, birbirleriyle, aile büyükleriyle ve arkadaşlarıyla ilişkilerinin düzenlenmesi, çocuklarla ilgili konularda fikir ve uygulama birliğinin sağlanması evlilik terapisi boyunca işlenecektir. İletişim ve ilişkide yapılan en büyük hatalardan biri duygularımızın nedenini kendimizde aramak yerine dışarıda aramaktır. “Beni üzdü”, “Beni kırdı”, “Beni mutlu et” yaklaşımını “Beraber nasıl olabiliriz” anlayışına döndürdüğümüzde pek çok sorun kendiliğinden çözülecektir. Çatışmasız bir ilişki düşünülemez. Çatışmaları ilerleme ve gelişme fırsatı olarak değerlendirmeniz evlilik terapisinin temel hedeflerindendir. Temel kişilik özellikleri, karakter ve mizaç değişmese de her yaşta her zaman değişim ve gelişim, yeni ifade tarzları mümkündür. Bu tüm psikoterapilerde ortak amaçlardandır. Çiftler kendi kişiliklerinin ilişkilerine yansımalarının farkındalığına vardıklarında evlilik terapisi görevini yapmış olacaktır. Evlilik terapisinde psikoterapistiniz bir hakim ya da hakem pozisyonunda değildir. Sorunun çözümünde kim haklı, kim haksız gibi meselelere girilmez. Evlilik terapisti herkese eşit mesafede durur, ilişkideki rolleri, iletişim tarzınızı göstermeye çalışır. Evlilik terapisi sırasında ilişkinizdeki güçlü yanları ve zorlandığınız alanları rahatça görme fırsatı bulur, objektif olarak değerlendirebilirsiniz. Çift terapisi ve evlilik terapilerinde, eşlerin sorunlarını konuşabilir hale gelmeleri çözüm ve tedavide ilk basamaktır. İletişim becerilerini arttırma yolları yanında geçmişten bugüne yaşanan sorunlar da adım adım terapide işlenecektir. Antalya psikiyatri ve Antalya psikoterapi merkezi olarak evlilik terapilerinde çiftlerle birlikte ve ayrı ayrı görüşme yapıyoruz. Kişilik analizleri ve psikolojik testler ile kişilik özelliklerinizi saptayarak kişilik özelliklerinizin sorun ve çatışmanızdaki rolünü, kendinizi ifade ediş biçiminizi, problem çözme stratejilerini değerlendiriyor, psikoterapide işlenmesi gereken temel noktaları seçiyoruz. Problemle ilgili bireysel olarak yaptığınız tanımlar, soruna bakış açınızı ve aranızdaki etkileşimi saptamamızda bizim için çok önemli ve yol göstericidir. Sorunla ilgili çözüm önerileriniz, konuyla ilgili düşünceleriniz, terapiden beklentileriniz evlilik ya da ilişkinizin düzelmesinde terapiye yön verecektir. Sen ben çatışmaları, güç çekişmeleri, ailesinden tam kopamamış bireylerin ebeveynleriyle olan takıntılarını evliliklerine yansıtmasından kaynaklanan aile içi problemler, gelin ve damadın karşı tarafın anne babasıyla yaşadığı sorunlar, sınırları ayrışmayan geniş ailelerin yeni çift üzerinde yarattığı problemler, çocuk sorunları evlilik terapisinin ilgi alanları içine girer. Kadınlarda cinsel isteksizlik ve orgazm olamama, erkeklerde erken boşalma ve sertleşme sorunları gibi cinsel işlev bozukluklarının tedavisinde evlilik çatışmaları ve ilişkisel sorunların mutlaka ele alınması gerekir. Bu bakımdan cinsel işlev bozukluklarının tedavisinde çift ve evlilik terapisinin büyük önemi vardır. Evlilik terapisi almak için mutlaka sorun yaşanması gerekmemektedir. Gelişmiş ülkelerde evlilik ve ilişkide daha mutlu olmak, çıkabilecek sorunlara hazırlıklı olmak, ilişkiyi geliştirip canlı tutmak için evlilik danışmanlığı ve evlilik terapilerinde ilişki geliştirme programları uygulanmaktadır. Evlilik terapisi sürecinde terapistiniz size uygulamalı ev ödevleri verebilir. Bu sayede çözümün dışarıdaki değişimlerden ziyade kendinizde bittiğini daha kolay görmüş olursunuz. Sık sık çözüme kavuşmayan tartışmalar yaşıyor, birbirinize karşı olumlu duygularınızın azaldığını hissediyor, seks hayatınız çekilmez bir hal almış, arkadaş olarak dahi konuşamıyor, eşinizi önemsemiyor, şiddet devreye giriyor ya da evlilikten ümidiniz kalmamış, bundan dolayı içinize çekilmişseniz bir an önce evlilik terapistine baş vurmalısınız. Evliliğin erken dönemlerinde evlilikte uyumsuzluk, çatışma ve ayrılık riski yüksektir. Bu dönemi atlatan çiftlerde çocuk sahibi olduktan sonra, çocukların ergenliğe geçiş dönemlerinde ve üniversiteye başlama ya da evlenme nedeniyle evden ayrılmalarından sonra da evlilik çatışmalarının pik yaptığı görülmektedir. Evlilik terapisi bu kavşaktaki virajları hasarsız atlamanıza yardımcı olacaktır. Çocukta gelişen her türlü psikolojik ve psikiyatrik sorunun tedavisinde evlilik terapisi olmazsa olmaz derecede önemlidir. Ailede yaşanan çatışma ve uyumsuzluklar çocuk psikolojisini doğrudan etkilemektedir. Çocukta gelişen psikolojik sorun tamamen bireysel bile olsa, tedavide ebeveynlerin işbirliği ve birlikte hareketi çok önemlidir ki evlilik terapisi bu noktada tedaviye yine destek olacaktır. Kendinizi ve eşinizi anlayabileceğiniz, sağlıklı tartışabildiğiniz, problem çözebildiğiniz, farklılıkları kabul edebildiğiniz ölçüde iyi bir eş olursunuz. Evlilik terapisi ile aranızdaki sorunları konuşur hale gelir, çözüm yolları üretebilirsiniz.