Barış Klinik

GEBELİK (HAMİLELİK) TAKİBİ
Gebelik takibi gebeliğin başından doğum sonrasına kadar anne ve bebeğin durumunu değerlendirmek, anne-babayı bilgilendirmek, anne ve bebekle ilgili olası sorunları önlemek veya tespit etmek amacıyla yapılan muayenelerdir. Bu muayenelerin gebelik oluşmadan önce çiftlerin gebelik planladığı anda başlaması daha doğrudur çünkü bu durumda gebelikten önce annede gebelikle ilgili veya başka konuda bir problem varlığı araştırılır, gebeliğe hazırlık için vitamin ve gerekirse başka ilaçlar verilir, aile gebelik hakkında bilgilendirilir, böylece annenin gebeliğe en sağlıklı şekilde başlaması sağlanır.

Gebeliğin planlanması durumunda yapılacaklar:
Gebelik oluşmadan önce henüz planlama aşamasında doktora başvurduğunuzda anneye çeşitli tahliller yapılır ve bunların sonuçlarına göre gebelik açısından oluşabilecek riskler önlenmeye çalışılır. Örneğin annede kansızlık varsa gebelikten önce düzeltilir. Kızamıkçık ve benzeri enfeksiyon hastalıklarını geçirip geçirmediği araştırılır. Eğer anne kızamıkçık geçirmemişse gebelik sırasında geçirmemesi için çok dikkatli olması gerekir çünkü gebelikte kızamıkçık enfeksiyonu geçirmek sorunlara neden olabilir. Anne adayı aşırı kilolu ise gebelik öncesi kilo vermesi önerilir. Anne adayında diabet söz konusu ise gebelik öncesi kan şekeri düzenlenmelidir. Anne adayına ilaç, sigara ve alkol kullanımı konusunda bilgi verilir. Gebelik planlayan bütün kadınlara NTD (nöral tüp defekti) proflaksisi için önerilen proflaktik dozda folik asit vitamini başlanır. Riskli yörelerde hemoglinopatiler, kistik fibrozis gibi hastalıklar için taşıyıcılık araştırılır.

Daha sonra gebeliğin durumuna göre değişmekle beraber doktorunuz sizi hemen hemen ayda 1 muayene edecek ve değerlendirecektir. Her muayenede annenin tansiyonu ve kilosu ölçülür. (Gebelikte kilo alımı) Bazı aylarda yapılan tahliller vardır, bunlar yapılır. Bebeğin kilosunun ayına göre normal olup olmadığı ultrason ile değerlendirilir. Bebekte anomali varlığı araştırılır bunun için özellikle 5. ayın sonunda hasta ayrıntılı ultrasonografiye yönlendirilir. Doğuma yakın dönemde yapılan muayenelerde annenin doğum yolu ve kemik yapısı vajinal muayene yapılarak bebeğin duruşuna ve kilosuna göre kıyaslanır ve normal doğumun mümkünatı konusunda yaklaşık bir tahmin yürütülür. Yine de doğum anına kadar normal doğumun kesin olarak gerçekleşeceği garanti edilemez ve bilinemez. Bazı durumlarda bebek ters durduğu için veya başka sebeplerle normal doğumun başlaması beklenmez ve doğum başlamadan önce sezaryen günü belirlenir ve doğum sezaryen ile gerçekleştirilir.

Annenin beslenmesinin aşırı yetersizliği söz konusu olmadığı sürece her gebeye rutin multivitamin desteğini önerilmemektedir. Beslenme problemi olanlara ya da vejeteryanlara multivitamin hapları verilir. Gebelikte kullanılan ilaçlar ve vitaminler ayrı bir konuda anlatılmıştır.

HBsAg anne adayının hepatit (sarılık) geçirip geçirmediğini saptamak için yapılır. Eğer anne adayında HBsAg (+) ise, doğum sırasında bebeğe geçme riskini önlemek için doğumdan hemen sonra bebeğe hiperimmünglobulin ve aşı yapılmalı, aşı doğumdan sonraki 2. ve 6. aylarda tekrarlanmalıdır. Sağlık Bakanlığı’nın önerisi ile tüm yenidoğanlara hepatit B aşısı yapılmaktadır. HBsAg (-) olan gebelere, hastalığa karşı koruyucu olarak hepatit B aşısı yaptırmaları önerilir.

Gebelik boyunca sırasıyla hangi haftalarda hangi aylarda hangi tahlillerin yapılacağını buraya tıklayarak ayrıntılı olarak okuyabilirsiniz.

Gebelikte kullanılan ilaç ve vitaminleri buraya tıklayarak ayrıntılı olarak okuyabilirsiniz.

 

 

Gebelik Takibi

Gebelik TakibiHanımlar gebeliklerini öğrendikleri ilk günden itibaren sağlıklı bir gebelik ve doğum için gerekli bilgilendirme ve periodik takiplerine dair mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurmaları gerekmektedir.

Adet gecikmesinin oluşması ile evde yapılan gebelik testi ve kanda bakılan BHCG testi ile anne adayları gebelik oluşumunu öğrenebilirler. Ancak bu testler gebeliğin sağlıklı ilerlediğini net olarak göstermez dış gebelik, mol hidatiform, sağlıklı gelişim göstermeyen gebeliklerde de bu testlet pozitif çıkar. Toplumumuzun bazı kesimlerinde erken dönem ultrasonun zararlı olabileceği ve bebeğin 3-4 aylık olmasına kadar ultrasonun geciktirilip aynı anda cinsiyetin de öğrenilmesi gibi bir inanış söz konusudur. İlk muayenenin geciktirilmesi dış gebelik, ölü gebelik ve mol gebelik tanısının konulmasını ve tedaviyi zorlaştırmaktadır. Bu nedenle ilk 2 ay içerisinde yapılan ultrason çok önemlidir.

Normal bir gebelikte ideal takip şeması aşağıda gösterilmiş olup riskli gebeliklerde ve hastaya göre hekimin gerekli gördüğü durumlarda ek tahlil ve uygulamalar gerekebilir.
6-8 hafta

Genel sistemik muayene, kan basıncı ve kilo ölçümü
Gebelikte Risk Tayini:

Önceki gebelikteki olumsuzluklar: düşük, dış gebelik, kan uyuşmazlığı, troid bezi ile ilgili bozukluklar, diabet, erken doğum tehditi, sezaryan ile doğum, akraba evliliği, kan uyuşmazlığı…
Gebelik kesesi ve fetus kalp atımının ultrasonografi ile saptanması
Gerekli kan ve idrar tetkiklerinin istenmesi
Gebelikte beslenme önerilerinde bulunulması

11-14 hafta

İkili tarama testi ve ultrasonografi ile fetusun ense kalınlığının ( nuchal translusensi) ölçülmesi
16-18 hafta

Üçlü tarama testi ve ultrasonografi ile fetal organ taraması
20-21 hafta

Fetal anomaliler yönünden ikinci basamak obstetrik ultrasonografi ile iler değerlendirmeler, gerekli durumlarda fetal ekokardiografi incelemesi
24-28 hafta

Gebeliğe bağlı diabet ( gebelik şekeri) taraması için 50 gr glukoz tarama testi ve 100 gram OGTT yapılması
32-34 hafta

Fetusun iyilik halinin, amnion sıvı miktarının ( fetusun içinde bulunduğu sıvı) , plasenta yerleşim ve yapısının, fetusun gelişimi ve kilo alımının ultrasonografi ile değerlendirilmesi

Gebenin beslenme ve egzersiz önerileri ile doğuma hazırlanması
36-40 hafta

Annenin pelvik yapısının değerlendirilip normal doğum için engel olup olmadığı, rahim ağzı açıklığının değerlendirilir
Haftalık NST takibi
Gerekli durumlarda haftalık ultrason ve doppler ultrasonografi ile fetusa giden kan akımının değerlendirilmesi

40 hafta ve üstü

Fetusun değerlendirilmesi sonucu anne karnında daha fazla kalmasında sakınca yok ise: amnion mai azalması ( fetusun içinde bulunduğu sıvıda azalma), gelişme geriliği, doppler kan akımındaki bozulma olmaması ve bebeğin kilosunun normal doğuma uygun olması durumunda 41-42. Gebelik haftalarına kadar beklenebilir. Ancak bu süreyi de dolduran hastalarda gebeliğin ve rahim ağzının muayenesine göre suni sancı veya sezaryan önerilir

Sıradan bir baş ağrısı olmayıp tedavisi mümkün nörolojik bir hastalık olan migren, doktora en fazla başvurulan rahatsızlıklardan biridir. Migren hormonlarının aktif olduğu genç yaşlardaki kadınlarda görülme sıklığı erkeklerin üç katına ulaşmaktadır. Kadınların yaklaşık % 20’sinin, erkeklerin ise % 8’inin migrenli olduğu bilinmektedir. Migren baş ağrısı, zonklayıcı ya da keskin olarak özellikle şakak bölgesinde sabit olur. Memorial Hastanesi Nöroloji Bölümü uzmanları kişilerin yaşamını kabusa çeviren migren ve migrenin tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Migren Nedir?

Eğer baş ağrınız ataklar halinde ortaya çıkıyorsa bu ağrıya migren ağrısı diyebiliriz. Migren atakları kiminde yılda 1-2 defa, kiminde ise ay içerisinde defalarca görülebiliyor. Migren ağrılarının çoğunun çok şiddetli seyrettiğini söyleyebiliriz.  Migren ağrılarını şiddetli baş ağrısı olmasının dışında diğer ağrılarından ayırt eden en önemli özellikle ise ağrı ile birlikte ortaya çıkan bulantı, ses ve ışığa duyarlılıktır. Migren ağrısı olanlar baş ağrına eşlik eden bu rahatsızlıklar nedeniyle günlük işlerini tamamlamakta zorlanırlar. Yine de tam bir migren tanısı koymak için uzun bir süreç ve uzman doktor kontrolü çok önemlidir.
Migrenin Nedenleri

Migrenin nedenlerinin en başında genetik faktörler gelir. Ailenizden birinde migren varsa migren hastası olma olasılığınız % 40’tır. Hem annesi hem babası migren hastası olan bir kişi ise %75 oranında migren şikâyetleri yaşayabilmektedir. Migren ağrısının nedenlerinden biri de de hormonal değişimlerdir. Bu nedenle migren, en sık kadınlarda görülür. Kadınlarda görülme sıklığı erkeklere göre 3 kat fazla olan migren atakları özellikle adet dönemlerinde hormonal değişimden dolayı şiddetini artırabilir. Adet döneminde şiddetli baş ağrısının çoğalmasını da migrene bağlayabiliriz. Bulantı kusma, ışığa ve sese hassasiyet olabilir. Genellikle tek taraflı, yoğun ve zonklayıcı tarzdadır.

Nörolojik, gastrointestinal ve otonom değişikliklerin çeşitli şekillerde eşlik ettiği bir baş ağrısı bozukluğudur. Nörolojik muayeneler, laboratuvar incelemeleri genellikle normaldir.

Migren belirtileri ;

Genellikle şiddetli ve tekrarlanan baş ağrısı, görme bozukluğu, koku ve ışıklara hassasiyet, ensede gerginlik ve ağrı, bazen de mide bulantısı gibi belirtisi olan bir rahatsızlık.

Ağrılar genellikle 4-72 saat sürer ve kişiyi iş göremez hale getirebilir. Erkeklerin yaklaşık %6-9’u ile kadınların %17-18’inde migren görülür. Dünya nüfusunun yaklaşık %2’si kronik migrenden muzdariptir. Migren hem kadınlarda hem de erkeklerde en şiddetli haline 30’lu veya 40’lı yaşlarda erişir.

Migren hastalığı tedavisi;

“Migren tedavisinde temel hedef, hastalara ilaçsız, ameliyatsız, Kalıcı bir iyileşme sağlamak ve yaşam kalitesi yükseltmektir”

Migren tedavisinde, yıllardır migren belirtisi olan ağrılara değişik ilaçlar kullanarak tedavi etmeye çalışılıyor, fakat ilaçlar hastalığın nedenine yönelik olmadığından, migren kesin çözüm değildi.

Ağrılar hep tekrarladığından ağrı – ilaç kısır döngü oluşur, hastalar ömür boyu bu ilaçları kullanmaya mahkum edilmişlerdi.

İlaçlar uzun müddet kullanıldığı için hastalarda ilaç bağımlığı, mide ülseri ve diğer rahatsızlıklar oluşuyor, böylelikle hastalar her yönde fazladan bedel ödemek zorundaydı

2010 yılı, Alman araştırma merkezi binlerce migren ve gerilim tipi baş ağrısı üzerinde yapılan araştırma ve takip sonucu; Migren (gerilim tipi baş ağrısı) hastalığı ile atlas omurga arasında çok yakın ilişki içinde olduğunu, atlas omurga eksen kayması ve eklemde oluşan düzensizlik beyini besleyen damarı ve siniri baskı yaptığından migren hastalığına sebep olduğu veriler ile ispatlamıştır.

Bu sonuç, migren tedavisi açısından şaşırtıcı sonuçlar elde edilmesine sebep olmuştur.

Raporda, Klasik tıp veya geleneksel tedaviler ile elde edilen sonuçlarla karşılaştırıldığında kesinlikle dikkat çekici olduğu. Bugüne kadar başka hiçbir tedavi benzer sonuçlar elde edilmemiş olduğunu belirtmiştir.

Aynı merkezin atlas ve axis omurga düzeltme tedavisinde elde edilen sonuç, 83% kesin tedavi gibi yüksek başarı raporlar ile bilimsel arenada yayınlamıştır .

”Tüm hastalık tedavi yönteminde ana prensip hastalığın belirtilerini tedavi etmek değil, hastalığın esas nedenini tespit edip onu tedavi etmektir”.

Dolaysıyla, migren tedavisinde belirti olan ağrılara değişik ilaç kullanarak ağrıları bastırmak yerine ilaç kullanmaksızın migren hastalığına neden olan yapıyı düzelterek hastalığı tedavi etmek önemlidir.

Kliniğimiz, boyun atlas omurga düzeltilmesinde, Alman migren araştırma merkezi uygulamakda olduğu Chiropractic, Activator, TMS, Akupunktur, Manual therapy gibi yöntemler ile söz konusu yapının yeniden düzeltilip normal haline gelmesi ve migren hastalarnın kısa zaman içinde sağlığına kavuşmasına destek olmaktadır.