Barış Klinik

Rahim Alınması Ameliyatı Ciddi Bir Operasyondur

Jinekolojide en sık yapılan ameliyatlardan birinin Histerektomi yani rahim alınması ameliyatı olduğunu söyleyen Özel Meltem Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Gülüzar Kuğu, 25-35 yaş arası kadınların %20’sinde rahimde bu tümörün görüldüğünü ilerleyen yaşla beraber görülme sıklığının arttığını belirtmektedir. Rahim alınmasını gerektiren tümörler hakkında bilgi veren Dr. Kuğu sözlerine şöyle devam ediyor; ‘Halk arasında ‘ur’ olarak bilinen miyomlar yuvarlak, nohut tanesi ebatlarında ve pembemsi bir renktedirler. Rahimde ağrı ve kanamalarla kendini belli eden miyomlar belirtiler dahilinde acilen tedavi edilmelidir.’ demektedir.

Rahimde Tümörün Belirtileri Nelerdir?

‘Kadınlarda sıklıkla görülen miyomlar ilerleyen evre ile düzensiz aşırı kanamalar, kasık ağrıları, kansızlık, bol ve ağrılı adet dönemi gibi şikayetlere sebep olur.’ diyen Op. Dr. Kuğu; ‘Kansızlık haricinde miyomlar ‘bası’ şikayetlerine neden olmaktadır. ‘Bası’ dediğimiz ağrılar bağırsaklarda görüldüğünde kabızlığa, idrar yolundaki basılar idrar yolunda ve böbreklerde şikayetlere sebep olmaktadır.’ demektedir.

Ameliyatı gerektiren sebepleri sıralayan Op. Dr. Kuğu; ‘Rahim içerisinde yer alan döl yatağının içerisinde polip adını verdiğimiz et parçacıkları adet düzensizlikleri ve kanamaya neden olabilmektedir. Normal olarak vajinal yoldan yapılan bir operasyon ile bu polipler alınabilmektedir. Ancak hastada ek bir patolojik durum varsa Histerektomi ameliyatı gerekebilmektedir. Yine Endometrial dediğimiz zarın kalınlaşması durumu da ameliyat gerektirebilir. Genelde hormonal ilaç tedavisi ile bu durum kontrol altına alınabilmektedir. Fakat bu tedavi etki göstermez ise yine rahim alınması ameliyatı düşünülebilir. Adet ağrılarının dayanılamayacak kadar şiddetli olması, pıhtılı ve zor geçen adetler, ilişki sırasında aşırı derecede ağrı hissedilmesi gibi durumlar ‘Endometriosis’ dediğimiz duruma işaret eder. Patolojik bir rahatsızlık olan  Endometriosis yine ilaç tedavileri ile ortadan kaldırılmaya çalışılmakta şayet sonuç alınamazsa Histerektomi’ye başvurulmaktadır.’ demektedir.

Doğum Sonrası Aşırı Kan Kaybı Rahim Alınmasını Gerektirebilir

Kadınlarda rahim, mesane ve bağırsak sarkmaları, özellikle zor doğumlarda meydana gelen karın içi basıncın artması ve genetik olarak kollajen dokunun zayıflığı menopoz döneminde görüldüğünü belirten Op. Dr. Kuğu sözlerine şöyle devam ediyor; ‘Bahsettiğimiz dışarıya sarkma durumlarında rahmin dışarıya çıkması, idrar kaçırma, haznede dolgunluk gibi şikayetler ortaya çıkar. Bu tip durumlarda ‘Vajinal Histerektomi’ dediğimiz yani kesinin karından değil de vajina içerisinden yapılan yöntem uygulanmakta, içeriden yapılan bir kesi ile dışarıya çıkarılmaktadır.’ demektedir. Ayrıca doğum esnasında zorunluluk durumunda yapılan Histerektomi’den bahseden Op. Dr. Kuğu; ‘Doğum komplikasyonlarında ‘Acil Histerektomi’ uygulanabilmektedir. Bu durum doğum sonrasında kanamanın durdurulamaması, rahim yırtıkları veya bebek eşinin plasentanın ayrılmaması gibi durumlarda uygulanmaktadır. Doğum sonrası meydana gelen ani kanamalarda hızlı  karar vermek gerekmektedir. Bu şekilde hastanın hayatını kurtarmak mümkündür.’ demektedir.

Rahimde Farklı Kanser Türleri Büyük Tehdit

Rahimdeki kanser türlerinin büyük tehdit oluşturduğunu söyleyen Op. Dr. Kuğu; ‘Rahim kanseri, rahimağzı kanseri, yumurtalık kanseri, iyi huylu yumurtalık tümörleri ve abselere karşı uygulanan ameliyatlarda da Histerektomi uygulanabilmektedir. Şayet kanser ameliyatlarında rahim alınması gerekirse buna ‘Radikal Histerektomi’ diyoruz. Bu ameliyatta rahimle birlikte yumurtalıklar, lenf nodları ve omentum da alınmaktadır.’ demektedir.

Ameliyat Öncesi Doktor-Hasta İlişkisi Önemlidir

Bu tip ciddi ameliyatlarda doktor ve hastanın ilişkisinin iyi olması gerektiğini belirten Op. Dr. Kuğu, ‘Histerektomi’ye karar vermeden önce doktor hastayı iyi bilgilendirmelidir. Histerektomi’nin riskleri, kapsamı ve anestezi türü hastaya aktarılmalıdır. Hasta çocuk doğurma dönemindeyse çocuk doğurma durumunun kaybedilmesi hastada psikolojik sorunlara neden olabilmektedir. Bunun için gerekli destek sağlanmalıdır. İleride çocuk doğurmak isteyen hastalarda öncelikle ‘Myomektomi’ ameliyatı uygulanmalıdır. Myomektomi rahmin alınmaksızın miyomların çıkarılması işlemidir. Eğer hasta bu duruma uygunsa rahim alınmadan bu işlem gerçekleştirilir.’ demektedir.

Ameliyat sonrası cinsel ilişkiye dair pek çok sorunun geldiğini belirten Op. Dr. Kuğu; ‘Kadınlar arasında en çok merak edilen konu ameliyat sonrası cinsel ilişkide herhangi bir sorunun yaşanıp yaşanmayacağıdır. Yapılan araştırmalar Histerektomi ameliyatı sonrası cinsel ilişki ve hazda herhangi bir kayıp olmamakla birlikte hasta ağır travmatik bir süreçten de geçmemektedir. Unutulmamalıdır ki cinsel ilişkiyi sağlayan vajinadır. Rahim bu konuda etkili değildir.’ demektedir.

Bu ameliyatın oldukça hassas olduğunu belirten Op. Dr. Kuğu alanında uzman bir kadın doğum uzmanı ve deneyimli bir ekip ile bu ameliyatın yapılması gerektiğini vurgulamaktadır. Dr. Kuğu; ‘Günümüzde oldukça sık yapılan bu ameliyat ancak uzman ellerce yapıldığında olumlu sonuç vermekte ve hastanın hayatını tehlikeye atmamaktadır.’ demektedir.

Yetişkinlik dönemine kadar pek çoğumuz defalarca aynı sebeplerden rahatsızlanıp yatağa düşeriz. Ebeveynlerin en çok korktuğu durumlardan biri; bebeklerde ve çocuklarda ateştir. Vücut ısısının normal seviyenin üzerine çıkması; yani 38 derece ve üzerine yükselmesi ateş olarak adlandırılır.

Yüksek ateş enfeksiyonu engeller mi?
Vücuda giren herhangi bir iltihap durumunda metabolizma kendini savunmaya geçer. Bu savunmanın en büyük göstergesi ise yüksek ateştir. Vücut ısısı beyindeki “hipotalamus” bölgesinde ısı kontrol merkezinin denetimindedir. Hipotalamus, termostat gibi görev yaparak vücut ısısını dengeler. Isı ayar eşiği genellikle enfeksiyon hastalıkları seyrinde artan pirojen diye adlandırılan maddeler yardımıyla daha yükseğe ayarlandığında yeni duruma uyum için vücut ısısı da artar ve ateş meydana gelir. Pirojenler bir taraftan ateşin gelişmesini sağlarken diğer taraftan da ateşe yol açan nedene karşı vücut savunma sisteminin uyarılmasını sağlayarak enfeksiyonun sınırlandırılmasına katkıda bulunur. Yani ateşe bilinçli bir şekilde yaklaşıldığında zararlı olmadığı söylenebilir.

Çocuklarda ateş neden çıkar?
Ateş, vücudun farklı virüs, bakteri ve diğer mikroorganizmaları tanımlama ve onlarla savaşı nedeniyle ortaya çıkabilir. Ateşin en sık görülme sebebi enfeksiyonlardır. Bebekler ve çocuklar, enfeksiyona bağlı ateşli hastalık geçirebilir. Çocuklarda ateş; yaş, hastalık ve ateşe eşlik eden diğer bulgularla birlikte farklılık gösterir.

Aşı: Bebeklerde ateş nedeni
Ateşe; üst solunum yolu enfeksiyonu, alt solunum yolu enfeksiyonu, idrar yolu enfeksiyonu, mide ve bağırsak enfeksiyonu, orta kulak iltihabı, zatürre, menenjit, romatizmal hastalıklar neden olabilir. Yüksek ateşle birlikte çocuğun sıvı kaybetmesi böbrek yetmezliğine yol açabilir. Diş çıkarma ve aşılardan sonra da bebeklerde yüksek ateş görülebilir.

3 ayın altındaki bebeklerde ateşe dikkat
Bebeklerde ateş, genellikle 2-3 gün içinde kendiliğinden iyileşen basit viral hastalıklardan kaynaklanır. Ancak yaş faktörü önemlidir. Özellikle 3 ayın altındaki ateşli her bebek hiç zaman kaybetmeden mutlaka doktor tarafından değerlendirilmeli, ateşe yol açan durumun araştırma ve tedavisi hastane şartlarında olmalıdır. Bebeğin ten rengi, bıngıldağın şekli ve uyku alışkanlıkları gibi gözlemlerle hastalık hakkında ipuçları edinmek mümkündür. Ateşi olan bebeğe ya da çocuğa ateş düşürücü bir ilacı hekime danışarak vermek gerekir.

Çocuğunuz 2 yaşından küçükse 24 saatten fazla, 2 yaş üzerinde ise 3 günden uzun süre devam ediyorsa,
Ateşle beraber çocuğunuzda susturulmayan sürekli ağlama, inleme ve dokunulduğunda huzursuzluk hali varsa,
Ateş düşmesine rağmen huzursuzluğu devam ediyorsa,
Sürekli uyuklama hali, bilinç bulanıklığı ve sayıklama gibi bulguların varlığında,
Bıngıldağında atma ve kabarıklık varsa,
Ateşle beraber cildinde mor döküntüler oluşuyorsa,
Daha önce havale geçirmişse,
Ağız mukozasında kuruluk, gözyaşının olmaması, göz küresinde ve bıngıldakta çöküklük gibi sıvı kaybı bulguları varsa,
Zor ve sık nefes alıyorsa, öksürük, hırıltı, göğüs ağrısı, kulak ağrısı, karın ağrısı, boğaz ağrısı, ense sertliği, devamlı kusma, sık ishal, idrar yaparken yanma, idrar renginde değişme varsa, zaman kaybetmeden bir doktora başvurulmalıdır.

Yüksek ateş havaleye neden olabilir
En riskli grup, 38 dereceden fazla ateşi olan ve 3 aydan daha küçük bebeklerdir. Bu bebeklerde ateşe neden olan etkenin kaynağını testlerle belirlemek gerekir. Orta riskli grupta ise 39 derecenin üzerinde ateşi olan 3-6 aylık bebekler yer alır. Bebeğin genel durumu kötü, beslenmesi zayıf ve ateşi 3 günden fazladır sürüyorsa bu durum bebekte ciddi bir hastalık işareti olabilir. Bunun yanı sıra doktor muayenesinde menenjit bulgularının saptanması, bebeğin renginin soluklaşması ya da morarması, uykuya eğilim ve zor uyandırma gibi durumlarda da hastalık tehdidine karşı dikkatli olunması gerekir. Ayrıca bebeğin ağzının kuru olması ve bebeklerdeki bıngıldak bombeliğinin fazlalığı da hastalığın kötü gidişatını göstermesi açısından önemli bir belirtidir.

Ateş nasıl düşürülür?

Bebeklerde ve çocuklarda ateşin yükselmesiyle aile panik olabilir. Ama bu tür durumlarda sakin olun ve ateş nasıl düşürülür hızlıca hatırlamaya çalışın. Bebeklerde ve çocuklarda ateşi düşürmek için yapmanız gerekenler:

Kıyafetlerine dikkat edin: 38.5 derece civarındaki hafif ateşte çocuğunuzun üzerindeki fazla giysileri çıkartın, ince ve bol bir pijama giydirin.
Sıvı alımına özen gösterin: Bol miktarda su ve sulu gıdalar almasını sağlayın.
Ortamın sıcaklığını muhafaza edin: Bulunduğu ortamın sıcaklığını 21-22 derece arasında tutmaya dikkat edin.
Ilık duş aldırın: 29-32 derece sıcaklıktaki ılık suyla duş aldırın veya ılık-ıslak bezlerle pansuman yapın.
Hemen ateş düşürücüye sarılmayın: Ateşin 39 dereceye çıkması durumunda doktorunuza danışarak çocuğa ateş düşürücü verebilirsiniz.

Bebeklerde böbrek yetmezliği riski
Çok yüksek derece ateşi olan çocuklardaki en büyük sorun vücuttaki sıvı eksikliğidir. Hastayken çocuğun yeterli sıvı alamaması, kusması ve ateşin etkisiyle sıvı kaybetmesi vücuttaki eksikliğin başlıca nedenleridir. Özellikle küçük bebeklerdeki ciddi sıvı eksikliği böbrek yetmezliğine yol açabileceği için dikkat etmek gerekir. Böbrek yetmezliği riskinin ateşli havale riskinden farklı olarak ateşin şiddeti ve süresiyle orantılı olduğu bilinir. Ateşi yükselen çocuklara bol su takviyesi yapılmalıdır.

Ateşi varsa üzerini örtmeyin
Bebeklerde ve çocuklarda ateşi düşürmek için yapmanız gerekenler kadar yapmamanız gerekenler de vardır. Çocuğunuzun ateşi yükseldiğinde;

Üşüyen ve titreyen ateşli çocuğunuzun üzerini örtmeyin,
Kalın kıyafetler giydirmeyin,
Asla soğuk suyla banyo yaptırmayın,
Alkol ve sirkeli suyla kompres uygulamayın,
Sık aralıklarla ateş düşürücü ilaç kullanmayın.

Bebekler ve çocuklarda ateş tedavisinde temel amaç onun rahatlatılmasıdır. Ateşin normale döndürülmesi, ateşe neden olan hastalığın tedavi edildiği anlamına gelmez. Semptomatik tedavide amaç, vücut ısısının normal düzeyine döndürülmesi olmamalıdır. Büyük çocukların kendini iyi hissettiği küçük çocukların ise rahatladığı bir vücut ısısı düzeyi tedavi için yeterlidir. Yani ateşin tedavisi için vücut sıcaklığının mutlaka 36 dereceye düşmüş olması gerekmez. Ayrıca ateşi çıkan çocukların sadece yüzde 15 gibi az bir kısmında antibiyotik tedavisi gerekir.

Yenidoğan bebeklerin, vücut sıcaklıklarını dengelemeleri için vücut sistemleri gelişkin değildir. Hastalık haricinde sıcak havalarda bebeğin kat kat giydirilmesi de bebeklerde ateşe neden olabilir. Vücut sıvısının yeterli miktarda olmaması ise yine bebeklerde ateş sebebidir. Özellikle 3 aydan küçük bebeklerin vücudu enfeksiyonları zor engeller. Bu nedenle anne ve babalar az bir ateş durumunda bebeklerini doktora götürmelidir. Evde bebeği soyarak ılık bir duş aldırmak ve ortam sıcaklığını düşürmek bebeklerde ateşi düşürmenin yollarıdır.