ÇOCUK DOKTORU İZMİR
Çocuklarda ateş, genellikle viral hastalıklardan kaynaklanır ve bu hastalıkların bulgusudur. Isının yükselmesi, vücudun bağışıklık sisteminin organizmalarla savaşım süreciyle ilgilidir. Bu nedenle beden ısısını ölçmek, çocuğun hasta olup olmadığını anlamak için en iyi yoldur ve ecza dolabında derece (termometre) bulundurulmalıdır. Ateşin normale döndürülmesi, ateşe neden olan hastalığın tedavi edildiği anlamına gelmez. Bakteriyel enfeksiyonlar, antibiyotik tedavisi gerektirir.
Çocuklarda ateş, sıvı kaybına ve ateşli havaleye neden olabilir. Yüksek ısı, bedenin terleme yoluyla aşırı sıvı kaybına yol açar. Kaybolan sıvı yerine konulmazsa, böbrek işlevleri olumsuz yönde etkilenebilir ve bedenin kimyasal dengesi bozulabilir. Genellikle 1-3 yaşları arasında görülen ateşli havale ise, 39.7 derecenin üzerindeki ateşe bağlı olarak oluşabilir. Bu nedenle düşürülemeyen yüksek ateş durumunda acilen doktora başvurulmalıdır.
Ateşin Nedenleri
• Enfeksiyonlar (Grip, üst solunum yolu enfeksiyonları, kızamık, kızamıkçık, suçiçeği, 5. ve 6. hastalık, kabakulak, sinüzit, orta kulak enfeksiyonu, bronşit, zatürre, idrar yolu enfeksiyonu, gastroenterit, menenjit vb.)
• Aşılar (Özellikle karma aşıların uygulanmasından sonra ateş yükselebilir.)
• Lösemi, lenfoma, metastatik hastalıklar
• İmmünolojik hastalıklar
• İnflamatuar hastalıklar
• Endokrin hastalıklar
• Metabolik hastalıklar
• Zehirlenme
• Doku Hasarı (Travma, diş çıkarma, yanık vb)
• Vücutta su kaybı
• İlaçlar
• Kan transfüzyonları
• Kafa travmaları
• Biyolojik ajanlar
Çocuklarda Ateş Ölçme
Ateş, derece (termometre) ya da elektronik ateşölçer ile ölçülebilir. Kulak, dil altı, koltuk altı ve anüs, vücutta ateşin ölçülebileceği yerlerdir. Koltuk altı ölçümleri, diğer ölçümlere göre genellikle 0,5ºC derece daha düşüktür.
Ateş Sınır Değerleri
Ateşsiz: 34,4-37,9
Ateşli: 38-39,9
Yüksek ateşli: 40+
Çocuklarda ateş nasıl düşürülebilir?
Eğer çocuğun ateşi yoksa ve hasta hali sürüyorsa, 1 saat içinde ateşinin yeniden ölçülmesi gerekir. Özellikle 3 aydan küçük bebeklerde ateşi 38ºC’nin üzerine çıkarsa, acilen doktora başvurmalısınız.
Çocuğun ateşi yükselirken titremesi normaldir. Kalın giysiler, çocuğun ateşinin daha da yükselmesine yol açar. Bu nedenle çocuğa kalın giysiler giydirilmemeli, üzeri üşüdüğü gerekçesiyle örtülmemelidir. Eğer çocuk titriyorsa, bir çarşafla sarılabilir. Çocuğun ateşi, 39ºC’nin üzerine çıkıyorsa ısıyı hızla düşürmenin yolu da ılık duşa sokmaktır. Çocuğa ateş düşürücü parasetamol ilaç, 4-6 saatte bir verilir. Ateş, buna rağmen 38ºC’nin üzerinde seyrederse, doz aralığını 4 saatten 3 saate almak gerekir. Bu durumda ikinci bir ilaçla parasetamolün dönüşümlü kullanılması gerekir. Aktif maddesi ibuprofen olan ilaçlar, 3 saatte bir parasetamolle birlikte dönüşümlü kullanılmalıdır.
Hangi durumlarda doktora acilen başvurulmalıdır?
• Çocuk hiçbir şey yemiyorsa veya yediklerini kusuyorsa, ağlıyorsa ve halsizse çocuk yakından takip edilmelidir.
• Orta dereceli ateş (38-39,9) 24 saatten daha uzun sürerse ve ateşten başka burun akıntısı veya öksürük gibi başka hastalık belirtisi yoksa, ateşin neden kaynaklandığının bulunması gerekir.
• Çocuğunun ateşi, 39-40 derece ise ve düşmüyorsa, ateşli havale geçirme riskine karşı doktora başvurulmalıdır. Ateşli havale, genellikle çocuğun ateşi normalden çok yüksek ise oluşur.
• Çocuğun ateşi, orta derecede 2 günden daha uzun sürüyorsa ve ateş düşürücü ilaçlarla bile düşmüyorsa doktora başvurulmalıdır.
Ateşli Çocuğun Bakımı
• Uygun bakımın sağlanabilmesi için ateşe yol açan hastalığın nedeni belirlenmelidir. Genellikle ateş, hastalık sonucu ortaya çıkmıştır.
• Hastalanan çocuk, normale dönene dek olabildiğince rahat tutulmalıdır.
• Tüm gereksiz giysiler çıkartılarak, çocuğun üzerinde yalnız bol bir pijama bırakılmalıdır.
• Yüksek ateşin bedende sıvı kaybına neden olabileceği düşünülerek çocuğa öncekinden daha fazla içecek verilmelidir.
• Ateşli çocuk, iştahsızdır. İştahı yerine gelince, kolay sindirilen ve lezzetli yiyeceklerle azar azar beslenmelidir.
Çocuklar, bağışıklama yöntemlerinin gelişimiyle bulaşıcı hastalıklarla geçmişe oranla daha az karşılaşılmaktadır. Bulaşıcı hastalıklara karşı çocuklarda aşı, etkin bir yöntemdir.
Kızamık
Genellikle kış ve ilkbahar mevsimlerinde görülür. Etkeni kızamık virüsüdür. Koruma amacıyla kızamık aşısı, mutlaka her çocuğa zamanında yaptırılmalıdır. Kızamık, vücutta kırmızı döküntü, ateş ve öksürüğe neden olan çok bulaşıcı bir hastalıktır. Tanı için mutlaka doktor kontrolü şarttır. Kuluçka dönemi 8-12 gündür. Vücuttaki döküntüler başlamadan 2 gün önce ve döküntüden 4 gün sonrasına kadar bulaşıcılık sürer. Damlacık yoluyla bulaşır. Döküntü öncesinde 1-2 gün süreyle ateş, burun akıntısı, gözlerde sulanma ve kuru öksürük görülür, bazen ishal olabilir. Ağız içinde yanakların iç kısmında küçük beyaz lekeler oluşur. 1 hafta süreyle hastalık etkisini sürdürür. Hastalık süresince çocuk yakından izlenilmeli, ateşi kontrol altında tutulmalı, dinlenmeli ve bol bol sıvı tüketmeli, azar azar beslenmelidir.
Kızamıkçık
Genellikle kış ve ilkbahar mevsimlerinde görülür. Koruma için aşı önemlidir. Tedavisi yoktur. Bir kez geçirdikten sonra bağışıklık kazanılır. Etken, Rubella virüsüdür. Doğrudan ya da damlacık yoluyla bulaşır. Kuluçka dönemi, 14-21 gün arasıdır. Bulaşıcılık dönemi ise, döküntülerin başlamasından önceki 1 hafta ve döküntülerden sonraki 1 haftalık dönemdir. Hafif ateş ve boyundaki lenf bezlerinde şişlik olabilir. Yüzde pembe renkli döküntüler şeklinde başlar ve tüm vücuda yayılır. Bu durum, 4-5 gün sürer.
Kızıl
Vücutta deride döküntülere neden olan, glomerülonefrit ve romatizmal ateş gibi çok önemli komplikasyonlara yol açabilen bulaşıcı bir hastalıktır. Öksürük, aksırık ve damlacık enfeksiyonu şeklinde görülen kızıl hastalığı, özellikle okul çağındaki çocuklarda yaygındır. Kuluçka süresi 2-5 gündür. Bulaştıktan sonra ateş, boğaz ağrısı, bulantı ve kusma belirtileridir. Bu durumu izleyen 1-2 gün içinde, deride kırmızı leke ve çizgiler oluşur. “Kızıl döküntüsü” denilen cilt bulguları, el ve parmaklarda soyulmaya neden olur. Dilin çilek görünümünü alması, bademciklerin beyaz leke ve iltihapla kaplanması, hastalığın sık karşılaşılan belirtilerindendir. Bulaşma enfekte insanla doğrudan temasla olur.
Suçiçeği
Genellikle kış ve ilkbahar mevsimlerinde görülür. Aşıyla koruma sağlanabilen bir hastalıktır. Bu nedenle aşı programına mutlaka uyulmalıdır. Virüs, daha ilerleyen yaşlarda zona hastalığına dönüşebilir. Damlacıklar yoluyla havadan bulaşır. Kuluçka dönemi, 14-16 gündür. Mikrop bulaştıktan sonra, ilk belirtiler; hafif ateş, halsizlik, iştahsızlık ve kaşıntıdır. 1-2 gün içinde özellikle yüz ve saçlı deriden başlayan, önce kırmızı leke şeklinde olup, daha sonra sivilceye dönüşen ortası sulu kabarcıklar belirir ve tüm vücuda yayılır. Bunlar, yaklaşık 8 saat sonrasında kabuklanmaya başlar. Döküntüler, genellikle 5-20 gün devam eder. Hastalık süresince çocuk, kontrol altında tutulmalı ve çocuğun odası sık sık havalandırılmalıdır.
Kabakulak
Tükürük bezlerinde şişliğe yol açan viral bir enfeksiyondur. Özellikle 2-12 yaş arası aşısız çocuklar risk altındadır. Bu nedenle koruyucu olarak aşı önemlidir. Genellikle çocuklarda görülse de erişkin yaşlarda da hastalık geçirilebilir. Etkeni kabakulak virüsüdür. Kuluçka dönemi, 2-3 haftadır. Genellikle ateş, iştahsızlık, halsizlik ile başlar, tükürük bezinin şişmesiyle yanakta kulak altında şişkinlik oluşur. Çocuk; çenesinde ağrı, yutma güçlüğü ve ağız kuruluğu hisseder. Hasta ile yakın temasla, solunum yoluyla ve aynı bardak, çatal ve kaşığın kullanılmasıyla bulaşır. Bulaşıcı dönem, şişliğin başlangıcından 1 gün öncesi itibariyle 9 gün boyunca devam eder. Hasta ile temastan 2-3 hafta sonra, mikrobu alan diğer kişide de belirtiler başlar. Hastalık süresince çocuk, kontrol altında tutulmalı ve çocuğun odası sık sık havalandırılmalıdır.
Boğmaca
Çok bulaşıcı bir hastalıktır. Damlacık yoluyla bulaşır. Kuluçka dönemi, 7-10 gündür. Hastalığın başlangıcındaki dönem, bulaşıcılığın en fazla olduğu dönemdir. Bulaşıcılık dönemi, 30-40 gün daha devam eder. Aşı ile sağlanan bağışıklık, 5-7 yıl kadar sürer. Dolayısıyla koruyuculuk süresi bitiminde yeniden aşı olunması yararlıdır. Önce kuru öksürük ve hafif ateş görülür. 1-2 hafta içinde nöbet şeklimde öksürük krizi, öksürme esnasında ciltte kızarma, morarma ve terleme olabilir. Çok küçük bebeklerde solunum durması olabilir. Öksürük sonrası genellikle kusarak balgam çıkarılır. Mutlaka doktor kontrolü şarttır. Bebeklerin hastanede gözetim altında tutulması gerekebilir.
5 . Hastalık
Beşinci hastalıkta etken, parvo virüsüdür. Döküntülü bir hastalıktır. Özellikle 5-15 yaş arası çocuklarda görülür. Çocuklarla temasta olan, önceden bu virüsle karşılaşmamış yetişkinlerde de görülebilir.Kuluçka dönemi 4-14 gün kadardır. Başlangıçta nadiren eklem ağrıları, hafif ateş olabilir. İlk bulgu, yüzde yoğun kızarıklıktır. Daha sonra kol ve bacaklarda kızarıklık ve sonrasında döküntü görülür. Döküntü, 3 hafta içinde kaybolup tekrar oluşabilir. Aşısı ve tedavisi yoktur.
6 . Hastalık
Altıncı hastalıkta etken, herpes virüsüdür. Döküntülü bir hastalıktır. Sıklıkla 3-18 aylık bebeklerde görülür. Kuluçka dönemi 5-15 gündür. İlk bulgular; yüksek ateş, huzursuzluk ve iştahsızlıktır. Ateş düşürücü alınca, bebeğin biraz daha keyifli olduğu görülür. Yüksek ateşli dönem, 3-4 gün sürebilir. Daha sonra aniden ateş kaybolur ve özellikle gövde, boyun ve kollarda kırmızı döküntü görülür. Döküntü başladığında, bebekte başka bir hastalık belirtisi kalmaz ve ateş düşer. Bağışıklık sistemi normal olan çocuklarda, herhangi bir komplikasyona yol açmaz. Döküntü 1-2 günde kaybolur.
YENİDOĞAN BAKIMI
Göz Bakımı
İlk günlerde bebeğin gözünde çapaklanma olabilir. Göz bakımında kaynatılmış ve soğumaya bırakılarak ılıtılmış su ve gazlı bez ya da ince tülbent kullanılabilir. Gözler içten dışa doğru, geriye dönüş olmadan silinir. Bezin temiz kısmı ile diğer göz silinir. Çapaklanmanın geçmemesi durumunda doktora başvurulur.
Kulak Bakımı
Kulak temizliğinde kulak çöpü ve sivri cisimler kullanılmamalıdır. Kaynatıldıktan sonra ılıtılmış su ve gazlı bez veya tülbentle bakım yapılmalıdır. Kulak kepçesi ve kulak arkasının görünebildiği kadarı silinmelidir.
Burun Bakımı
Burun içi tıkalı olduğunda ya da çok kuru ortamlarda burnu nemlendirmek için yapılır. Serum fizyolojik burun damlası kullanılır. Baş hafif geriye yatırılır, her iki burun deliğine 1’er damla damlatılır. Bebeğin ağzı kapatılarak burnundan nefes alması sağlanır. Uygulama sonrasında bebek hapşırabilir. Burnun temizliğinde peçete kullanılır.
Ağız Bakımı
Ağız içindeki süt kalıntılarını temizlemek, pamukçuk oluşumunu önlemek için yapılır. Bebek aç olmalıdır. Kaynatılıp ılıtılmış su ve gazlı bez veya tülbentle bakım yapılmalıdır. Bez parmağa sarılır, ağız içinde dil üzeri, yanak ve damak dairesel hareketlerle silinir. Ağız içindeki beyaz lekeler geçmiyorsa doktora başvurulur.
Göbek Bakımı
Göbek kordonu 7-10 gün içerisinde düşer. Günde bir kez yapılır. Göbek kordonu düştükten sonra 2 gün daha bakıma devam edilir. Göbek bakımında %70’lik alkol ve steril gazlı bez kullanılır. Göbek kordonunun altına gazlı bez yerleştirilir ve kordonun üzerine alkol dökülür ya da damlatılır. Göbek kordonu kurulanır ve daha sonra idrarla ıslanmaması bebeğin bezinin dışında bırakılır. Göbek kordonunun çevresi akıntı, kızarıklık, koku yönünden gözlemlenir.
Alt değişimi
Bebeğin beslenme öncesinde altı kontrol edilir. Kaynatılıp ılıtılmış su ve pamuk kullanılır. Islak mendil kullanılacaksa alkolsüz olanlar tercih edilmelidir. Kız bebeklerde alt temizliği yukarıdan aşağıya doğru yapılmalıdır. Erkek bebeklerde testislerin alt kısmının temizliğine dikkat edilmelidir. Silme sonrasında bebeğin altı ıslak bırakılmamalı, havlu ile kurulanmalıdır. Pudra kullanılmamalıdır. Kızarıklık durumunda pişik kremi kullanılabilir. Bebeğin altı ara ara açık bırakılarak havalandırılabilir.
Banyo
Bebeklere göbeği düşene kadar ve düştükten sonra iki gün boyunca silme banyo verilir. Banyo suyunun sıcaklığı 36-37 derece olmalıdır. Ölçülebiliyorsa derece ile, ölçülemiyorsa bileğin iç yüzü veya dirsek ile kontrol edilmelidir. Ortam ısısı 24-26 derece olmalı, banyo sırasında ısı yükseltilmelidir. Banyo yaptırılacak bebek aç olmalıdır. Bebeğin kıyafetleri banyo öncesinde hazırlanmalıdır. Bebek çıplak olduğu için ürküp ağlayabilir. Bebek istenilen sıklıkta yıkanabilir.
Bebeğin banyosunda bebek şampuanı kullanılmalıdır. Sabun bebeğin cildini tahriş eder. Bebek yıkanırken, su kaçmaması için kulakları kapalı tutulmalı, durularken yüzü yere bakmalı, kıvrım yerleri iyice kurulanmalı, nemli bırakılmamalıdır. Bebeğin cildinde pudra kullanılmamalıdır. Pudra pişik oluşumuna neden olmaktadır. Banyo sonrası bebeğin kuruluğunun engellenmesi ve rahatlaması için bebe yağı ile masaj yapılabilir.
YENİDOĞAN SARILIĞI
Yenidoğan sarılığı ile bebeklerde doğum sonrası çok sık karşılaşılır. Sağlıklı bebeklerdeki normal sarılığa “fizyolojik sarılık” denir. Fizyolojik sarılık, genellikle doğumdan sonraki gün başlar, 3. ve 4. günlerde en yüksek seviyesine ulaşır, daha sonra giderek azalır. Bebeğin cildi ve göz aklarındaki sarı renk, dikkat çeker. Sarılık, genellikle 2-3. günlerde yüzden başlar, giderek vücudun aşağı kısımlarına yayılır. Bu dönemde bebeğin sık emzirilmesi, yararlıdır. Yenidoğan sarılığı, bulaşıcı bir hastalık değildir. Bebeğin ilk 3-5 gün içerisinde bir doktor tarafından görülmesi çok önemlidir. Yenidoğanda fizyolojik sarılığın 1 ayı geçmesi halinde mutlaka karaciğer tetkikleri yapılmalıdır.
Çocuğunuzda gördüğünüz belirtiler sonucunda alerji testi yapılması gerekiyor. Ama alerji testerleri hakkında kafanızda bir çok soru işareti var. Kaç yaşında yapılmalı? Hangi doktor yapmalı? Nasıl yapılıyor? Çocuğumun canı acıyacak mı? Kandan mı yapılmalı ciltten mi? Kafanızdaki tüm soruları kaldırmak için bu yazıyı sizler için yazdık.
Alerji testlerini hangi uzman yapmalıdır?
Alerji testleri çocuk alerji uzmanları tarafından veya çocuk alerji uzmanının sorumluluğunda hemşire tarafından yapılmalıdır. Peki neden bu kadar önemli çocuk alerji uzmanının yapması? Alerji testi tek başına teşhis koydurmaz. Alerji testleri doğru teknikle ve doğru alerjenlerle yapılmalı ve çocuk alerji uzmanları tarafından hastanın belirtilerine göre değerlendirilerek teşhis konulmalıdır. Bir çok farklı branşlar bu testi yapmaya çalışmakta ancak bu testlerin yapılmasının eğitimi almadan bu testleri yapmak yanlış sonuçlara ve çocuğun hayatını riske atmaya neden olabilir. Bu nedenle alerji testini yapan kişinin çocuk alerji uzmanı olduğundan emin olmalısınız.
Alerji testleri hangi yaşta yapılır?
Belki 5 yaşından önce alerji testi yapılamayacağını duydunuz. Üstelik bunu doktorunuz söyledi. Ancak bu bilgi yanlıştır. Bazı doktorlar da bunu yanlış bilmektedirler. Bu test alerjinin nelere bağlı olduğunu tespit etmek için yapılmaktadır. 3 aydan büyük her hasta için yapılabilmektedir. Genellikle gıda testleri 3 aydan sonra, astım ve alerjik nezle için alerjen testleri 2 yaşından sonra yapılmaktadır. Bu test alerji bölümünün olduğu merkezlerde yapılmalıdır. Çok nadir de olsa alerji testleri ciddi alerjik şoka neden olabildiği için gerekli müdahale konusunda tecrübeli uzmanların ve ekipmanın olduğu merkezlerde yapılmalıdır. Bu testi yapmayı düşünen doktorlara alerji uzmanlık belgesini sormanız uygun olur. Testin uygulanabilmesi için onam formu okunmalı ve imzanlanmalıdır.
Alerji deri testleri nelerdir?
Alerjiniz olup olmadığını belirleyen ve deride uygulanan testlerdir. Kısa sürede uygulanır, emniyetlidir ve sonuçları güvenilir olması nedeni ile en fazla tercih edilen alerji tanı yöntemidir.
Hangi durumlarda uygulanır?
Bu test size şikayet ve belirtileriniz alerjik bir hastalığı düşündürüyor ise uygulanacaktır (astım, alerjik nezle, alerjik egzama, ürtiker (dabaz, kurdeşen), arı alerjisi ya da besin alerjisi gibi).
Alerji testi yapılmadan önce nelere dikkat etmeliyim?
Test yapılmadan 10 gün önce almayı kesmeniz gereken ilaçlar vardır. Bunlar:
-Ağızdan alınan ilaçlar, antihistaminikler (zyrtec, aerius, zaditen gibi),
-İmipramin ve phenothiazine içerikli antidepresanlar (3 hafta önce kesilmelidir)
-Öksürük şurupları
Burundan alınan ilaçların ve nefesle alınan ventolin flixotide gibi ilaçların kesilmesine gerek yoktur. Uzun süreli ağızdan alınan prednol benzeri ilaçlar da kullanıyor olmamak gereklidir. Doktorunuza danışmadan ağızdan ilaç alınmamalıdır. Alındığı taktirde test sonuçları anlamını yitirmektedir.
Ayrıca başka nedenlerle kullandığınız ilaçları (bitkisel ürünler dahil) varsa, doktorunuza söylemelisiniz.
Alerji testleri nasıl uygulanır?
Alerji testleri 3 ayrı yöntemle uygulanır:
1. Çizme Testi (Prick Test): Önkolunuzun iç kısmına 1 damla alerjen damlatılacak ve steril bir lanset ile (metalden yapılmış sivri uçlu bir tıbbi malzeme) derinizde bir çizik oluşturulacaktır. Kullanılacak allerjen sayısı fazla ise uygulama sırt bölgenizde de yapılabilir.
2. Deri İçi Test (İntradermal Test): Sıvı haldeki çok az miktarda alerjen, çok ince bir iğnesi olan enjektörle derinizin içine verilir (enjekte edilir). Kullanılacak alerjen sayısına göre kolunuz veya sırtınız tercih edilebilir.
3. Yama Testi (Patch Test): Bu yöntemde alerjenler yapışkan bant üzerine yerleştirilmiş küçük metal kuyucuklar içine konularak sırtınıza yapıştırılacaktır.
Her bir test 5-10 dakika gibi kısa bir süre içinde tamamlanır. Hangi testin kullanılacağı hastanın şikayetlerine göre uzman doktor tarafından belirlenir.
Alerji testlerinde hangi alerjenler kullanılır?
“Alerjen” alerjiye neden olan madde demektir. Alerji deri testlerinde çizme ve deri içi testte ev tozu akarları, polenler, küf mantarları, kedi ve köpek alerjenleri, besin alerjenleri, lateks (doğal kauçuk), arı venomu alerjenleri ile yama testinde temas yolu ile reaksiyon oluşturan maddeler kullanılır.
Hangi alerjenlerin kullanılacağı şikayetlerinize göre doktorunuz tarafından belirlenecektir. Ayrıca, çizme ve deri içi testlerde, sonuçlarınızın doğru olarak yorumlanması için bir pozitif kontrol (histamin) ve bir de negatif kontrol (alerjen içermeyen madde) kullanılacaktır.
Alerji Testi Uygulama Metodu
1. Ön kol veya sırttan yapılır. Bu bölgeler temizlenir ve çizilir.
2. Alerjenler damlatılır.
3. Lansetle çizilir.